Programı izlemek için:
http://www.siyertv.com/42_112_82-il-82-sahabi-(normal-kalite)sd-video.html
82 İL 82 SAHABÎ ÇORUM'DA…


BİN KİŞİYE BEDEL ASKER AMR
B. MA'DİKERİB
82 İl 82 Sahabî projesi tüm hızı ile devam ediyor. Projenin
39. programının adresi Sahabe Diyarı Çorum idi. Turgut Özal
Konferans Salonu'nda yapılan programa çok yoğun bir ilgi
vardı. Salon dışına kadar taşan kalabalık, ayakta ve
hasırlar üzerinde saatlerce programı ilgi ile takip etti.


BİZİM İÇİN BİR GURUR
Ev sahipliliğini İlim Yayma Cemiyeti Çorum Şubesi'nin
yaptığı program Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı.
Programda bir selamlama konuşması yapan Cemiyet Başkanı
Mehmet Karadağ, projenin öneminden bahsederek: "Böyle güzel
bir yürüyüşün, Çorum ayağını organize etmek bizim için bir
gururdur" dedi.


MAHSULÜ BEREKETLİ BİR YER
ÇORUM
Daha sonra kürsüye Muhammed Emin Yıldırım Hocamız davet
edildi. Hocamız, sözlerine şöyle başladı: "Çorum'a iman
tohumunu eken sahabe olduğu için, buranın mahsulü hep
bereketli olmuştur. Düşünebiliyor musunuz, bu topraklar
Osmanlı'ya üç şeyhülislam vermiş, Fatih'in hocası
Akşemsettin Hazretlerini yetiştirmiş, Fahrü'l-Muhaddin diye
bilinen Yusuf Bahri Efendi'yi, İskilipli Atıf Efendi'yi ve
nicelerini yetiştirmiştir, kıyamete kadarda yetiştirmeye
devam edecektir. Tohumu eken Sahabe olunca, elbette mahsul
böyle olacaktır."


BURADA SAHABEYE
NİSPET EDİLEN BEŞ MAKAM VAR
Çorum'un neden Sahabe Diyarı olduğuna değinen Hocamız,
"burada Sahabeye nispet edilen beş makam var" dedi ve
bunların; "Kerebi Gazi, Süheyb-i Rûmî, Ubeydi Gazi, Sa'd b.
Ebi Vakkas ve Yayan Dede" olduklarını söyledi. Daha sonra,
"Peki, bu iddia doğru mu?" sorusunu sorarak, kaynaklar
ışığında bu soruya cevap verdi. Gerçekten Muhammed Emin
Hocamız çok önemli bilgiler verdi. Dedi ki: "Kaynaklarımıza
yaslanarak bu sahabî efendilerimizin burada metfun
olduklarını veya seferler sırasında buralara geldiklerini
söyleyemiyoruz. Ancak Sahabe ordusu Hicri 17'den, tarihe
dikkat edin; Efendimiz'in vefatının üzerinden 6 yıl geçmeden
Anadolu'ya gelmeye başladıkları kesindir. O günden Hicri
50'ye kadar yüzlerce askeri sefer, bu topraklara
düzenledikleri bilinen bir hakikattir. Buralardan o günkü
adı ile Kostantiniyye'ye gittikleri de bilinmektedir. Sadece
Hicri 48-50 arası İstanbul seferlerine adı bilinen 63
Sahabinin, kim bilir adı bilinmeyen kaç Sahabî, o ordu
içerisinde yer aldıkları da kesindir. Dolayısı ile kitabî
olmasa da bugün Anadolu'da Sahabiye nispet edilen kabir ve
makamların bu manada bir değer ihtiva ettiği
unutulmamalıdır."


KEREBİ GAZİ: AMR B.
MA'DİKERİB
Konuşmasına Çorumluların Kerebi Gazi dedikleri Amr b.
Ma'dikerib'in hayatını anlatarak devam eden Hocamız, pek
tanınmayan bu Sahabî efendimiz için çok farklı ve güzel
tablolar paylaştı. Nasıl Müslüman olduğunu, Hz. Ebû Bekir
döneminde yaptığı büyük hatasını, sonrasında bu hatadan
nasıl yüz çevirdiğini ve günahının kefaretini nasıl cihad
meydanlarında ödediğini, en son Nihavend Savaşı'nda
yaralanmasını ve İran'ın Rey şehrinde şehit olmasını
anlattı. Hele onun Kadisiye Savaşı'nda, İran'ın efsanevi
komutanı Rüstem-i Zal'a söylediği sözler salonda çok farklı
bir hava estirdi.


BİN KİŞİYE BEDEL
ASKER
Amr b. Ma'dikerib'in, Hz. Ömer tarafından "bin kişiye bedel
asker" diye isimlendirildiğini söyleyen Hocamız, onun hem
şairliği ile hem askeri kabiliyeti ile çok önemli adımlar
attığını belirtti. 11 yıl boyunca, ilerleyen yaşına rağmen
cihad meydanlarından geri durmaması ve bu konudaki
hassasiyeti gerçekten çok önemli mesajlar vermekteydi.

KEREBİ GAZİ'DEN ALINMASI
GEREKEN DERSLER
Konuşmasının sonunda Hocamız, Hz. Amr'ın hayatının üzerinden
alınması gereken derslere değindi. Onun çok önemli örnekler
bu çağın insanına verdiğini belirten Hocamız, özellikle şu
beş alanda rehberlik ettiğini söyledi. O beş alan şunlardan
oluşuyordu: "İhlâsın Derinliği ve Bereket, Davet Aşkı ve
Temsiliyet, Zaafiyetlerin Tehlikesi ve Felaket, Hatayı
Savunmama ve Kefaret, Davanın Kutsiyeti ve Şahsiyet."

Bu beş alandan alınması
gereken mesajlar ise şunlardı:
1-
İhlâsını her gün biraz daha derinleştir ve yenile! Bu alanın
kahramanları olan Sahabeyi hiçbir zaman unutma! İhlâs
amellerin hem kabul olunma vesilesi, hem bereketidir. İşinin
başına ihlâsı koy ki, neticede sevinebilesin.
2-
Davet ve tebliğ senin aslî ve ulvî bir vazifendir. Tebliğ
edebilmen için önce temsil etmen gerekir. Hakkı ile
temsiliyet zaten sana bu aşkı kazandıracaktır. Davanı
kendine aşk olarak edin ki, son nefesine kadar diriltme
adına gayret ortaya koyabilesin.
3-
Zaafiyetler beşer olmanın bir gereğidir. Tehlikeli olan, bu
zaafiyetleri doğru bir muhasebe ile ortaya koyup, gereken
tedbiri almamaktır. Var olan hastalıklarını tespit edip
iyice kontrol altına al ki, felakete sürüklenmeyesin.
4-
Hata eder etmez, beşerin atası olan Hz. Âdem gibi
davranmalısın. Asla hatanı savunmamalı, bahanelere
sığınmamalı, işin bedelini başkalarına ödetmemelisin.
Hatanın büyüklüğü ne ise kefareti de o düzeyde olmalı ki,
ahirette pişmanlık çekmeyesin.
5-
Davanın kutsiyetini hiçbir zaman unutamamalısın. Dava
risaletin davasıdır. Dava Allah'ın alî/yüce olan kelimesini
ötelere taşıma davasıdır. Öyleyse hedefe kitlenmeli,
şahıslara takılmamalı ve şahsiyetini davana yakışır bir
biçimde inşa etmelisin ki, yarı yollarda kalmayasın.

40. PROGRAMIN
ADRESİ MANİSA
Siyer Araştırmaları Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre
projenin 40. programı "Arşı
Titreten Sahabî Sa'd b. Muaz" başlığında,
21 Şubat 2013 Perşembe
günü Manisa'da
yapılacak.
Daha fazla bilgi için 0 212 544 76
99 nolu telefonu arayabilir;
www.82il82sahabi.com,
www.siyerarastirmalari.org
adreslerini ziyaret edebilirsiniz. |